29.11.10

BESTSELLER: ESER Mİ, ÜRÜN MÜ? HAKARET Mİ REVA MI?

Bestseller yada 'Çok satan'... Her çok satan kitap iyi midir? Yada hepsi popüler tüketimin gözdesi mi demektir? Bir kitabın üzerinde veya tanıtımında 'Bestseller' ibaresi gördüğünüzde ne düşünürsünüz? Ben ne düşündüğümü anlatayım...
  Lafı uzatmaya lüzum yok. Evet, ben bir kitabın çok satan olmasından rahatsızlık duyarım. Neden? Çünkü bu, bence bir kitaba yapılabilecek büyük hakaretlerden biri; daha çok satılması arzusu ile, bir 'eser'i, bir 'ürün' gibi etiketlemek... Yalan yok, böyle anılan bir kitaba, içini açmadığım sürece mesafeli dururum. Ama sebebi kör ve kırılamaz bir önyargı değil.
  Sanıyorum ki, önceki yazılarımdan yanlış bir mana çıkmış. Ben bir kitabın, iyi bir kitabın, çok satılmasından rahatsızlık değil, mutluluk duyarım. Bestseller mantığında beni rahatsız eden, iyi bir kitabın, neden bu kadar çok satıldığı ile ilgili değil, 'ne kadar' satıldığı ile anılıyor olması vaziyetidir. Kitap bir eserdir, sanatın somut bir abidesidir... Onu bir 'ürün', bir 'mal' gibi yaftalamak, 'Bu kitabı alın çünkü...' tavsiyesini, '...şunu anlatıyor, şöyle anlatıyor' diye değil, '...herkes bunu alıyor' diye tamamlamak, benim sanat ve kitap hakkındaki görüşlerime ters şeyler... 
   Bence, bestseller, edebiyat 'modasının' yükselen trendidir. Bu moda esasen genelde gerçekten içleri boş çıkan -herkes için değil, iyi okurun boş bulacağı basit kitaplardan söz ediyorum- kitaplar için geçerli olsa da, beklenmedik akımlarla çoğu harika kitabın da başına gelen bir 'illet' bu maalesef... İllet olan elbette ki, iyi ve bunu hak eden bir kitabın çok satması değil, iyi bir kitabın kendiliğinden olan değeri göz ardı edilerek ve ettirilerek tek cazip yönünün, çok satması olduğu gibi bir izlenim oluşturulması...
  Peki hiç iyi bestseller yok mu? Her çok satan kitap 'Pop kültürünün son gözdesi' mi demek? Cevap çok kesin; Hayır... 'Simyacı', tarihin en çok satan kitaplarından biri yani muazzam bir bestseller, peki Simyacı'ya 'Ne yapalım o zaman o da boştur, kötüdür' diyebilir misiniz? Hayır, ama çok sattığını da inkar edemezsiniz. Bu durumda bu iki veriyi sentezleyip 'Simyacı'nın 'pop' bir kitap olduğu hükmünü vermek, gerçekten iyi bir kitaba yapılabilecek en ağır hakarettir. Çünkü Simyacı ve onun gibi nice iyi kitaplar, zamanla manasını, seçkinliğini, doluluğunu asla kaybetmeyecek, baki kalacak eserlerdir ve doğası gereği pop kültüründe buna yer yoktur. Buna da üzülüyorum işte, 'Simyacı'nın, Kayıp Gül'le (ki,... herneyse...) benim şahsi kitap seçimimi etkileyebilecek çok önemli bir etken olmasa da bir noktada aynı nam ile anılmasından.
  Bestseller'ın tanımı yapıldığında, kısaca bahsi geçen kitabın çok sattığı ve 'popüler' olduğunu belirten bir etiket olduğunu görüyoruz. Burada birşeyin ayrımını çok iyi yapmak gerekir, popüler olmakla, pop olmak... 'Ay ben popüler kitapları okumaya zinhar karşıyım' demeyin, çünkü dönem dönem hiç ummadığınız kitaplar, ummadığınız yazarlar  herhangi bir sebeple ve hatta yazıldıktan yüzyıllar sonra çok satanlardan, 'popüler' şey ve/veya kişilerden biri olabilir. Oğuz Atay'ın muhteşem eseri Tutunamayanlar şu anda çok satanlar arasında misal olarak, buna ne buyrulur?
  Ama evet... Kötü bestseller gerçeği, ne yazık ki iyisinden çok daha yaygın bir olgu. Benim kanım bu tip kitapların, 'kolay anlaşılır, okuması kolay, dili hafif, okuyucuyu çok da zorlamayacak, bugüne ait birer kitap' oldukları için fazla talep gördükleri yönünde. Yani aradığı şey, hem kolay okunacak, okumak için kültür alt yapısı gerektirmeyen, çoğunlukla da elde aksesuar niyetine taşınacak kitaplar olan okuyucunun gözdesi kötü bestseller kitaplar... Düşünün; on kişilik bir grupta, kaç kişinin kitap zevki birbirini tutabilir? Bunu bir de milyonlar bazında düşünün, o zaman kötü bestseller kitaplar için aklınızda daha manalı bir imge oluşabilir; bilimkurgu fanatikleri, romantizm tutkunları, maceraperestler... hepsinin aynı kitabı alması ve kitabın da aslında bu türlerin sevenlerini aynı platformda buluşturacak kadar dolu, kaliteli ve gerçekten her anlamda iyi ve güçlü  bir kitap olmaması...Biraz şüpheli gibi duruyor...
  Yine kendi kanımı belirtiyorum; aslında esas cevher, çok satılmamaktan öte, adı sanı pek duyulmamış, aman aman bir rağbet görmeyen, arayanı soranı olmayan kitapların sayfalarındadır. Neden? Çok rağbet görmemeleri büyük ihtimalle çok fazla kişinin anlamayacağı, okuyup anlayabilmek için ciddi bir kültürel alt yapı gerektiren eserler olmaları sebebiyledir. Ama evet, onların da arasından gerçekten 'kötü' worstseller'lar çıkma ihtimali de her zaman vardır.
   Bir de, bir bestseller'la ilgili kararınızı vermeden önce onu ne tarz bir kitlenin çok sattırdığını düşünün derim. Araştırın, kitap hakkında yorum yapan kişileri tahlil etmeye çalışın. Gözünüzün önüne gelen, kendinize yakın bulduğunuz bir güruhsa, alın, değilse de yerine geri koyun.
   Sonuç? Kitabın üzerindeki etiket, her ne kadar itici ve ön yargıları harekete geçirici bir faktör olsa da, seçim yapmasını bilen okur için çok da önemli bir sorun değil. Sorun, tecrübesiz okur için bu namların, etiketlerin, iyi vey kötü yönde temelsiz yönlendirmeleri ve olumlu veya olumsuz manada 'gözü kapalı' kitap alışverişi yapılmasına vesile olması. Bir bestseller berbat da olsa, çok iyi de olsa, sade ve sadece bir kitaptır. Öyleyse, etiketi boşverin, kitaplarınızı her zaman nasıl seçiyorsanız öyle seçin, etiketlerin, isimlerin, tanıtım yazılarının sizi yanlış yönlendirmesine izin vermeyin...

2 yorum:

piktobet dedi ki...

"bestseller" etiketi iyi okurlar açısından kitap için bir handikap; kötü okurlar içinse bir avantaj aslında. bu "çoksatınalan" kitle duyup gelme özelliğine sahip olduğu için bazen iyi kitaplara da piyango vurduğu oluyor tabi. okuduklarından pek bir şey anlamasalar da edebiyata bir katkı sonuçta, yazar açısından. durum değerlendirmesi yapıp kendi kararını vermek gerek aslında. okuduğum ilk erica jong kitabı bestseller'di ve muhteşemdi yine.

LATİFE... dedi ki...

Ben de aynen bunu anlatmaya çalışıyorum işte...:)